Fenerbahçe Neden Başarılı Olamıyor? (Bölüm 2)
- Ayhan Bölükbaşı
- 1 Mar 2017
- 3 dakikada okunur

Geçen yazımızda Türkiye de ilk defa Fenerbahçe spor kulübünde başlayan Kurumsal Yönetim çalışmalarından bahsetmiş ve projenin tamamlanmadan sona erdiğini (!) ve gelinen noktada Bağımsız Denetim Raporlarıyla tespit edildiği üzere 400 milyon TRY üzerinde birikmiş zarar oluştuğunu yazmıştık.
Kurumsallaşma çalışmaları neden başarılı olamadı?
Taraflarla birebir görüşerek onları dinlemek sorunu tespit edip analiz etmek ve doğru yargıda bulunmak olanağımız olmadığı için dışarıdan bir bakış ile neler olmuş olabileceği hakkında fikir yürütecek ve yorumlarımızı buna dayandıracağız.
Kurumsallaşma çalışmalarının başında bulunan profesyonel yöneticinin Spor Kulüplerinde kurumsallaşma ile ilgili deneyimi yoktu.
Kulüp Yönetimi ve personel içinde Kurumsallaşma çalışmalarına karşı bir direnç vardı ve bu direnç kırılamadı.
Kurumsallaşma çalışmaları planlanan sürede gerçekelştirilemedi ve sonuçların alınması geciktiği için proje güncelliğini kaybetti.
Yine zamana bağlı olarak bu çalışmaya önayak olan kişilerin ilgisi ve motivasyonu kayboldu.
Personel altyapısı kurumsallaşma projesinde arzu edilen dönüşümü gerçekleştirebilecek yetkinliğe sahip değildi, bu yetkinlikler için yeterli eğitim verilemedi veya verilen eğitimler başarılı olamadı, personel değişikliği konusunda başka dinamikler devreye girdi ve gerekli adımlar atılamadı.
Kurumsal Yönetim yapısı oluşturulmasına karşın Finansal Yönetim tarafında yeterince etkin olunamadı ve yapı iyi kurulmuş olasa da finansal sürdürülebilirlik sağlanamadı.
Bu sebeplerin hepsi veya birkaçı birden etki etmiş olabilir. Ülkemizde hem patron olup hem de ona bağlı olarak çalışan maaşlı yöneticinin dediğini yapacak kişi sayısı çok az olsa gerek. Bu tip organizasyonlarda farklı dengeler gözetilerek oluşturulan Yönetim kurulları içersinde de farklı amaçlar olabilir.
Bir çok kulüp başkanının kaybedilen maçlardan sonra hakeme federasyona ve dahi bir sürü kişi ve kuruma nasıl sitem ettiğini suçladığını görmekteyiz. Yapısal sorunlar gittikçe daha yapısal hale gelip derinleşirken, çözümü gittikçe daha da zorlaşırken, palyatif çıkışlarla, çözümlerle günü kurtarmak, kısa vadeli düşünmek yetersiz kalıyor.
Federasyon seçimle iş başına geliyor, kimse güvenmiyor. Hakemlere güvenilmiyor. Adalete güvenilmiyor. Profesyonellere güvenilmiyor. Sporculara güvenilmiyor. Teknik direktöre güvenilmiyor. Menejerlere güvenilmiyor. Velhasıl kelam güvensizlik had safhada.
İyi oyuncular pahalı, onlara bu parayı vermeden iyi takım kurulamıyor, iyi takımını olmazsa hem taraftar memnun olmuyor, forma almıyor, maça gelmiyor, mutsuz oluyor, size sitem ediyor, hemde sponsorlar ilgi göstermiyor. İyi diye alınan oyuncular iyi çıkmayınca zarar ediliyor. Hem maçlar kaybediliyor hem şampiyonluk gelmiyor. Oynmayan, oynayamayan kişilere borçla bulunan paralar veriliyor.
Şimdi ne olacak?
Bu yazıyı hazırlarken basına yansıyan habere göre Fenerbahçe Başkanı ilgili birim yöneticileriyle toplantı yapmış ve zarar eden şubelerin kara geçmelerini sağlayacak projeler geliştirmesini aksi halde yüksek maliyetleri sporcular ile yolların ayrılacağını ve gerekirse personelde tensikata gidileceği konuşulmuş.
Bayan voleybol branşını yakından takip eden biri olarak kulüplerin altyapılara ne kadar az kaynak ayrıldığını biliyorum. Yine de diğer büyük kulüplere göre en iyi yüksek kaynağı ayıran Fenerbahçe diyebilirim.
Kendi düşüncem en büyük sorunun istikrar olduğu yönündedir. Finansal Yönetim için finansal sürdürülebilirlik gerekir. Finansal Sürdürülebilirlik ise yeni fon yaratılması ile mümkün olabilir. Yeni fon ise karlı/verimli operasyonlarla sağlanabilir. Özellikle 10 m USD verip aldığınız futbolcuyu 2 m USD ye satmak değil, 2 m USD’ye alınan sporcuyu, 10 m USD’ye satmakla mümkün olabilir. Burada operasyonel verimliliğin sağlanması kritik konudur. Ve hedefler Türkiye değil dünya çapında ve orta vadeli olarak konulmalıdır.
Aynı sıkıntıları yaşayan İngiliz kulüplerine arap iş adamları, rus işadamları sahip çıktılar. Bizim kulüplern başında da Dubaili iş adamlarını görür müyüz, Şükrü Saracoğlu Stadının adı falanca şeyhina dı olarak değişir mi? Bilmiyorum. Ancak hem kulübün hem de taraftarın bu seçeneğe son gücüne kadar direneceğini tahmin ediyorum. Bu sadece Fenerbahçe'nin sorunu değil, bu direnci gösteremeyecek diğer büyük kulüplerin de sorunu.
Ve inanmak istiyorum ki, işin doğru yapılması esas olur ve günü kurtarmak değil geleceği planlamak öncelikli hale gelir.
コメント