top of page

Osmanlı İmparatorluğunda bir kandırılma Vak'ası

  • Ayhan Bölükbaşı
  • 24 Nis 2017
  • 3 dakikada okunur

Louis sikkeleri

Bugünkü konumuz 17. Yüzyılın en büyük dolandırıcılığı olarak bilinen meşhur “Louis Sikkeleri” ile ilgili. Hilekar Fransızlar, Venedikliler ve Cenovalılar, iyiniyetli Osmanlıları kandırmışlar, size tanıdık geldi mi?


Paris’te 1675 yılında Le Parfait Negociant (Mükemmel Tüccar) adında ticari ve mali konularla ilgili bir kitap yayınlandı, yazarı Jacques Savary idi. Kitabın bir yerinde; “dünyanın herhangi bir yerinde para kazanma olanağı varsa, orada bir Cenovalı olacağından eminim” yazıyordu.


Fransa da Kral 14. Louis hüküm sürerken, Fransız Darphanesi 1650’lerde bir gümüş ekü ve onikide birinden oluşan bir sikke serisi basmıştı. 1/12 ekü değerindeki sikkeye Louis deniyordu. Sikkenin ağırlığı 2,5 gram civarındaydı, alaşımı binde 967 idi.


Bu dönemde çeşitli gezginler tarafından “saf ve açıkyürekli” olarak tanımlanan Osmanlılar’ın para konularından çok iyi anlamadıkları söyleniyordu. 1656 dan başlayarak Osmanlı İmparatorluğu’nda yeni küçük Fransız sikkelerine karşı aşırı bir düşkünlük patlak verdi. Her hanım “Louis”lerden yapılma küpelere sahip olmak istiyordu, mümkünse “Louis”lerden yapılmış kolye ve bilezik te.. Bunları ayrıca taraklarına da yerleştiriyorlardı. Bol parası olanlar bu sikkelerle elbiselerini bile süslüyorlardı. Bu aşırı talep nominal değeri 12 Louis olan 1 ekü karşılığında 7,8 hatta 6 sikke almaya razı olmaya başladılar.


“Louis”ler ticari mala dönüşmüştü, Osmanlı İmparatorluğu insanlarını kör edecek kadar büyük bir hayranlıkla kabul edildiğini gören Fransız vurguncular, bu aşırı istekli müşterileri saflığından yararlanmayı ve karlarını arttırmayı düşündüler. Alaşım değeri daha düşük olan para basmak için para basma yetkisi bulunan soylularla anlaşarak shte “Louis”ler üretmeye başladılar. Bu aşamada devreye Genovalılar girdi ve başlangıçta çok da fena olmayan sahte “Louis” sikkeleri yerine utanılacak kadar düşük değerde olanlar piyasaya girmiş oldu. Bu sahtekarlık bir süre farkedilmedi ve şu ilginç durum ortaya çıktı: Avrupa darphanelerinden Osmanlı piyasasına gönderilecek en berbat Louis’ler çıkarken, Kandiye’yi (Girit) kuşatan Osmanlı ordusunun askerleri maaşları Louis olarak ödenmezse kabul etmiyorlardı.


1665 yılında işin boyutu korkunç bir hale gelince soylular bu sikkleri piyasadan sessizce toplamaya başladılar. 1667 yılında Fransa, Genova ve Venedikli tüccarlar Osmanlılara para verirken, İngilizler Osmanlılara mal satıyor ve para alıyorlardı. Bu nedenle bu hilekarlığa hiç katılmamalarına karşın, paranın değeri ile ilgileniyorlardı. Bu sahtekarlığı dile getirip Osmanlılara bildirdiler ve Osmanlılarda aldatılmışlığın verdiği kırgınlık ve öfkeyle Fransızlara bildirdiler. Bu dönemde bazı zeki, kurnaz Osmanlı devlet görevlileri sahtekarlığı anlayarak bazı gemilere el koymuşlardı ama biraz etkisiz olduklarından, biraz ahlaki deformasyondan, biraz da bi şekilde bu işe bulaşmış olduklarından bu işe son vermek için sert önlemler alınamamıştı.


1666 da Fransız Kralı, Louis sikkelerinin basımını yasakladı. Padişah düşük ayarlı sikkelerin ayıklanması için ferman çıkardı. Bunun üzerine iki kişinin elleri ve bacakları kesildi, bir kaç yahudi ve ermeni de aynı kaderi paylaştı. 1667 de Genova da sadece bu işe karışanlar değil evinde dahi bulunduranlar için ağır cezalar uygulanmaya başlandı. Ancak bu kadar yayılmış bu sahtekarlığı birden durdurmak o kadar kolay değildi. Genovada yayınlanan sert kararnameye rağmen, bu yasaya tabi olmayan Lingurya’lı soylulara ait darphaneler bu sahte parayı basmaya devam ettiler. Ancak Fransa bu işin üzerine giderek Genovalıların tecrit edilmesini sağladı. 1670 yılında bu furya nerdeyse son bulmaya yüz tuttu ancak Osmanlı ekonomisi birkaç yıl içinde imparatorluğa akan bu değersiz ve menşei belli olmayan paraların olumsuz etkisine dayanamadı.


Gümüş para yetersizliği nedeniyle zorlanan Osmanlı İmparatorluğunun elinde neredeyse tümü sahte olan bir yığın gümüş para kalmıştı. Gıda maddelerinin fiyatı iki katına çıktı ve insanlar ekmek almakta bile zorlanmaya başladı. Düzgün olan paraların kabul edilmesi için sert emirler veren padişahın buyruklarına da uyan çıkmıyordu.

Korkulan oldu 1669 Mart ayında İstanbul’da gerçek bir halk ayaklanması başladı. PadişahAvcı Mehmet'in buyruğu ile bu sikkeler eritilerek içindeki gümüşler sahiplerine geri verilmesiyle Avrupa ekonomi tarihindeki en büyük sahtekarlıklardan biri son bulmuş oldu.

Comments


Manatees - ABBD
00:0000:00
Son yayınlanan
Önceki yazılarımız
Arşiv
başlıkta arayın
Bizi takip edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Social Icon

© 2016 by  Consulting Services

  • Facebook Social Icon
  • LinkedIn Social Icon
bottom of page